Recent Posts

Pages: [1] 2 3 ... 10
1
Bilim insanları Cynus A olarak bilinen ve merkezinde bir kara delik bulunan galakside ikinci bir devasa kara delik tespit etti. Bunun burada bulunma nedenleri üzerine araştırmalar yapılıyor.

Dünya’dan yaklaşık 800 milyon ışık yılı uzakta bulunan Cygnus A Galaksisi’nin merkezinde dev bir kara delik bulunmaktaydı. Bilim insanları geçtiğimiz günlerde, bu dev kara deliğin 1500 ışık yılı uzağında ikinci bir devasa kara delik keşfetti. Üstelik bu kara deliğin, daha önce bir başka galaksi ile birleşmiş olduğu düşünülüyor.


NRAO’dan Chris Carili isimli bilim insanı yaptığı açıklamada “Bu galakside, süper kütleli ikinci bir kara delik bulmuş olabiliriz. Bu kara delik yakın zamanda bir başka galaksi ile çarpışarak birleşim yaşamış olabilir” dedi. Cygnus A, 2015 ve 2016’da ABD’nin New Mexico eyaletindeki VLA sistemi ile fotoğraflanmış ve ortaya çeşitli teoriler ortaya atılmıştı. NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu ve Hawaii’de bulunan Keck gözlemevi de 1994 ve 2002 yılları arasında Cygnus A’nın görüntülerini kaydetmişti. Ancak son dönemlerde erişilen fotoğraflar bir hayli farklı, çünkü çekilen fotoğraflarda devasa bir ışınım gözlemleniyor.


Bilim insanları eski fotoğrafları yorumlarken ikiye bölünmüşlerdi. Bir kesim bu görüntülerin bir tür süpernova olduğunu savunurken, diğerleri dev bir kara delik olduğunu savlıyordu. Ancak son elde edilen fotoğraflarla cismin bir kara delik olma ihtimalinin daha yüksek olduğu ortaya kondu. Elde edilen fotoğraflardaki cismin niçin ışıma yaptığı henüz bilinmiyor. Ortaya atılan teorilerden biri, galaksi birleşmesi sırasında bir yıldızın kara deliğe çok yaklaşmış olabileceği yönünde. Çalışmanın yazarlarından Daniel Perley, “Gelecek gözlemler içinde bulunduğumuz problemleri çözme konusunda bizlere yardımcı olacaktır” ifadesiyle durumu değerlendirdi.

KAYNAK : WEBTEKNO
2
Teknolojik Gelişmeler / Karşınızda Yeni BMW 8!
« Last post by Aymet Forum on May 30, 2017, 10:01:33 AM »
BMW, uzun süredir gündemde olan yeni otomobilini sonunda tanıttı.

1989-1999 yılları arasında üretilen daha sonrasında ise üretimi durdurulan BMW 8, 18 yıllık bir aranın ardından yeni serisi ile dönmeye hazırlanıyor. Üretildiği yıllarda da BMW'nin lüks otomobil sınıfına dahil olan BMW 8, yeni serisinde de bu durumu sürdürecek.


Birkaç gün önce konsept tasarım görselleri ile karşımıza çıkan yeni BMW 8, bugün İtalya'da 1929 yılından beri düzenlenen ve klasik, lüks otomobillerin boy gösterdiği "Concorso d’Eleganza Villa d’Este" etkinliğinde ortaya çıktı (etkinliğin bir diğer yıldızı da Rolls Royce'un tanıttığı Sweptail).

Hem estetik, hem de oldukça "kaslı" duran yeni yapısı ile karşımıza çıkan BMW 8, etkinliğin en dikkat çeken otomobillerinden biriydi. Araç ile ilgili konuşan BMW Yönetim Kurulu Başkanı Harald Krüger, yeni otomobilleri ile alakalı şu ifadeleri kullanmış:

"8 rakamı BMW için her zaman spor performansın ve münhasırlığın doruk noktasını temsil etmiştir. Yeni BMW 8 Serisi, keskin dinamikler ile modern, lüks tasarımın bir arada olabileceğini gösterecek. Lüks otomobil ailemizin genişlemesini sağlayacak BMW 8, lüks otomobil sınıfında da liderlik iddiamızı güçlendirecek bir araç olacak."






KAYNAK : WEBTEKNO
3

İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin okul notlarının ve diğer bilgilerinin paylaşıldığı E-Okul Veli Bilgilendirme Sistemi'ne erişim sağlanamıyor. Peki bunun nedeni ne?

İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin karne notlarınının ve diğer bilgilerinin velilerle paylaşıldığı E-Okul Veli Bilgilendirme Sistemi'ne dün gece saatleri itibariyle giriş yapılamıyor. Özellikle okulların kapanmasına kısa süre kala yaşanan sorunda veliler yaklaşık 12 saattir öğrencilerinin bilgilerine E-Okul üzerinden erişim sağlayamıyor.

Mobil uygulama üzerinden E-Okul'a giriş yapıldığında veliler, E-Okul sistemine erişim sağlanamadığı ve öğrencilerin notlarını okuldaki öğretmenlerinden öğrenmesi gerektiği uyarısıyla karşılaşırken E-Okul internet sitesinde velileri "Bu hata geçici bir hata olabilir. Bu nedenle yapmak istediğiniz işlemi bir süre sonra tekrar deneyiniz. Ayrıca hataya ait bilgiler İlsis Merkez Yöneticisine iletilmiştir. Hata ile en kısa zamanda ilgilenilecektir" mesajı karşılıyor.

Geçtiğimiz yıllarda da okulların kapanmasına yakın tarihlerde E-Okul sisteminde benzer bir sorunun meydana gelmesi akıllara ilk olarak sistemin yoğunluktan dolayı çöktüğünü akıllara getirse de konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı'ndan henüz resmi bir açıklama gelmedi.

Konuyla ilgili resmi bir açıklama geldiğinde ya da E-Okul tekrar erişilebilir olduğunda bu haber üzerinden detayları sizlerle paylaşacağız.

KAYNAK : WEBTEKNO
4
Uyku problemi olanlar için önemli bir çözüm olan Sana Sleep isimli akıllı gözlük, 10 dakika içinde sizi uyutacağının garantisini veriyor.

Günümüzde birçoğumuz ciddi anlamda uyku problemi yaşayabiliyoruz. Bazen hastalıklarımız bazense içinde bulunduğumuz ruh hali ve gün içinde yaşadığımız stres uykusuzluk problemimizin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. İşte tam olarak bu sorunlar için tasarlanan Sana Sleep isimli akıllı gözlük, sizi sadece 10 dakika içinde her koşulda uyutacağını söylüyor.


Özellikle uyku düzenini korumak zorunda olan meslek gruplarının işini fazlasıyla kolaylaştıracak olan bu akıllı gözlük hem dış ortamdaki ışığı engelliyor hem de beyinde uyumamıza neden olan noktaları tetikleyecek çeşitli ses ve görüntüler yayıyor. Böylelikle de uyku süreci hızlanmış ve uykusu olmayan kişiler bile bu gözlük sayesinde kısa bir sürede uykuya dalmış oluyor.


Henüz bu ilginç gözlük satışta değil ancak gözlüğün üreticisi Sana Health şirketinin söylediğine göre bu gözlüğü 4-5 kez kullanan insanlar tam anlamıyla gözlüğe alışacak ve daha kısa süre içinde uyuyabilecek. Ayrıca yine şirketin açıklamasına göre Sana Sleep, önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde 400 dolar fiyat etiketiyle satışa sunulacak.

KAYNAK : WEBTEKNO
5
Rocket Labs isimli roket firması, Yeni Zelanda'da "Electron" isimli uydusunu uzaya fırlatıyor. Rocket Labs, Dünya'nın yörüngesine küçük uydular göndererek bu hizmeti kendi uydusuna sahip olmayan ülkelere satmayı hedefleyen bir firma. Eğer başarılı olurlarsa Yeni Zelanda, milyar dolarlar değerinde ileri teknoloji üreten bir firmaya sahip olmuş olacak.

Yeni Zelanda’nın uzay programı hakkında herhangi bir haber okumuş muydunuz? Muhtemelen okumadınız, çünkü bu güne dek hiç uzay programları olmadı. Ancak yakın zamanda eğer Kaliforniyalı bir şirket olan Rocket Lab’ın planları işe yararsa, ABD’den bile daha sık ticari roketler fırlatacaklar.


Yeni Zelandalı Peter Beck tarafından kurulan firma, yetkililerden fırlatma denemesi yapmak için ilk iznini aldı bile. Şirket, “Electron” isimli roketlerini hava koşullarına bağlı olarak bu hafta fırlatacaklar. Rocket Lab, uzay havacılığı temelli teknolojik hizmet almak isteyen ancak bilgi ve kaynağı yetmeyen ülke ve kurumlara bunu satmak için kurulmuş bir firma. Dünya’nın yörüngesinde neredeyse bir cep telefonu boyutundaki uyduları veya cihazları taşımak için kullanılacak. Bu sayede haritalama faliyetlerinden ekinlerin yetişmesine dek birçok olay, küçük ülkeler tarafından da gerçek zamanlı olarak gözlemlenebilecek.


Elon Musk’ın SpaceX’inin Mars’a devasa bir yolculuk planına karşın Rocket Lab, Dünya eksenine küçük cisimler taşıma projesi mütevazi görünüyor. Ancak eminiz ki faydası çok büyük olacaktır. Electron isimli ilk roket, 3D printer’da yazdırıldı. Yaklaşık 150 kilogram ağırlığında ve her bir ateşlemesi 5 milyon dolar maliyetinde. Beck, verdiği röportajda “Uzay her zaman beni büyüledi. Yeteri kadar insan sıcak bir yaz akşamında gökyüzüne bakıp hayaller kurmuyor. İnsanoğlu çok daha iyisini yapabilir” ifadelerini kullanıyor. Rocket Lab, Silikon Vadisi’ndeki yatırımcılar tarafından yaklaşık 150 milyon dolar fon elde etmiş. Eğer Beck ve ekibi planlarını gerçekleştirebilirlerse, Yeni Zelanda artık sadece güzel manzaralar ve iyi kivi yetiştirenlerin ülkesi olmayacak; milyar dolarlar değerinde büyük bir ileri teknoloji endüstrisinin anayurdu konumuna gelecek.

KAYNAK : WEBTEKNO
6
Massachusetts Institute of Technology'de bir grup bilim insanı, kırmızı, mavi ve yeşil ışığa tepki veren E. coli bakterilerini kullanarak renkli resimler oluşturabiliyorlar.

Bu İnanılmaz fotoğraflar aslında sentetik biyolojinin harekete geçmesiyle ortaya çıkıyor. Araştırmacılar, dört kısma ayrılmış 18 genden oluşan bir sistemi yarattı ve özelleştirdiler. Bakterilerin hangi rengi üretmesi gerektiğini belirleyen bir "ışık algılama geni", sinyalleri işleyen bir "devre" ve devreyi bir araya getiren "kaynak ayırıcı". Bu "kaynak ayırıcı" aynı zamanda pigment de üretiyor. Araştırmacılar, Nature Chemical Biology'de bugün yayınlanan araştırmaya göre, bu parçaların her birini kendileri oluşturdu ve birleştirdiler.

 Araştırmacılar hemen hemen sadece ışığı girdi olarak kabul eden ve bir renk çıkartan her bakteri içerisinde adeta birer bilgisayar inşa ettiler.


Bu çalışma, Christopher Voigt'ın MIT'deki ekibi, bakterilerin siyah ve beyaz fotoğraflar yapmak için tek ışık renklerine nasıl tepki vereceğini bulduğu 2005'te başladı. Ancak iddialı görünmesi bir yana, burada pratik bir kullanım var. Araştırmacı yazar Felix Moser'ın verdiği demeçte, "Mühendisler nicel ışıkları belirli bir şekilde projelendirmekte çok başarılılar" dedi. "Bu bize, bakterilerdeki gen ekspresyonunu çok hassas bir şekilde uzayda ve zamanda kontrol edebilmek açısından güçlü bir imkan sunuyor."


Bunu şu şekilde düşünün: Şu anda, araştırmacılar bakterilere ışık vurdurarak bakterilerin kendi renklerini yapmalarını sağlıyorlar. Fakat elde edilen çıktı, E. coli'yi 3D yazıcı gibi kullanan diğer proteinler veya biyolojik bileşikler de olabilir.



Moser, bakteri sanatı pazarının çok büyük olduğunu düşünmemişti. Ancak bu tarz gelişmelerle ilgilenen ve sentetik biyolojiye ilgisi olan birçok kişi olduğunu öğrendi. Tıpkı New York'un Guggenheim Müzesi'nde bakteri sanatının sergilendiği gibi.

Bu araştırmadaki asıl önemli nokta, sentetik biyolojinin ne kadar hızlı ilerlediğidir. Said Moser'in de dediği gibi: "Bu tarz gelişmeler, sentetik biyolojinin biyolojik sistemler mühendisliği açısından ne kadar ilerlediğinin bir göstergesidir."

KAYNAK : WEBTEKNO
8
Android işletim sistemi, birçok cihazda çalışıyor. Bu cihazlar insanı her ne kadar cezbetse de Android kullanıcılarının iOS'taki bazı özelliklerde gözleri kalmıyor değil. Biz de bu özelliklerden bazılarını sıraladık.

“Android mi iOS mu?” sorusu akıllı telefon severlerin dünyasını karpuz gibi ortadan ikiye ayırmış bir sorudur. Elbette bu yazıda soruyu cevaplamak gibi bir niyetimiz yok. Ayrıca, bir telefonu diğerine tercih eder pozisyonda da değiliz. Önemli olan standartların artması ve her telefonda yüksek özellikleri yakalayabilmemiz. Tam da böyle bir giriş yapmışken, birkaç gerçekten bahsetmeden geçmeyelim. Google’ın Android ekosisteminde birçok iyi telefon ve özellik bulunuyor. iOS’un tamamen Android’den daha iyi olduğunu ileri sürüyor değiliz, ancak bazı özellikleri var ki; eminiz her Android kullanıcısı bunlara sahip olmak isteyecektir.

  • iMessage Gibi Bir Hizmet[/li]

Apple’ın iMessage’si ile sadece bu firmanın ürünlerinde sahip kişilerle mesajlaşılması, aslında bir aidiyet ve bir ortak yaşam tarzı duygusu veriyor. Ancak bunun yanı sıra, tüm cihazlarında olması büyük bir artı. Çünkü telefonu olmayan ancak iPod’u olan bir kişi, telefonu veya sadece AppleWatch’ı olan birine mesaj atabilir. Apple, büyük bir aile oldukları izlenimi veriyor, haksız da değil!

  • Güncelleme Garantisi


Android’in en büyük sıkıntılarından biri, güncelleme ömrünün az olması. Yani aldığınız bir telefon belki iki yıl sonra gelecek yeni Android sistemi desteklemeyecek. Üstelik de desteklediği son sürümlerde kasma oranı Apple cihazlarınkine oranla daha fazla. Malesef Android, bu konuda biraz geride.

  • Kamera


Android cihazlarda da iyi kameralar olduğu doğru. Ancak iPhone’lar daha parlak ve net fotoğraflar çekiyorlar(özellikle iPhone 7). Keşke Android’in kameraları azıcık daha iPhone’lara benzeseydi. Belki de bugün “iPhone fotoğrafçılığı” denilen yeni alan yerine “Android fotoğrafçılığı”ndan bahsediyorduk.

  • Full Yedekleme

Android sistemlerin iyi bir yedekleme gücü mevcut. Ancak keşke iOS’taki bazı özelliklere sahip olsalardı. Android’de yedek aldığınızda birçok uygulamanızı bulmanız, eski ayarlarını hatırlamanız gerekiyor. iOS’ta ise bunlarla teker teker uğraşmıyorsunuz, otomatik olarak geliyorlar.

KAYNAK : WEBTEKNO
9
Bir anda ortalığı kasıp kavuran ve dünya çapında yaklaşık 200 bin insanı etkileyen küresel siber saldırı WannaCry ile ilgili toplanan teknik veriler, Kuzey Kore’nin bu işin arkasında olabileceğini gösteriyor.

Güvenlik uzmanlarına göre Kuzey Kore ile bağlantılı bir hack grubunun, tüm dünyada tahribat yaratan siber saldırı dalgasının ardında olduğu düşünülüyor. Güvenlik firmaları Symantec ve Kaspersky’ın analistleri, Lazarus Grubu tarafından virüsün oluşturulduğuna dair teknik ipuçlarını ele geçirdiklerini açıkladılar.

Kurbanların dosyalarını şifreleyen fidye virüsü, onlardan kilitleri açmak için bir ücret talep ediyor. Cuma günü başta İngiltere olmak üzere telefon ve sağlık hizmetlerinin akışında dünya genelinde sıkıntılar yaşanmıştı.

Symantec ve Kaspersky, WannaCry çekirdek yazılımlarının daha önce yayılmış başka kötü amaçlı yazılımlarda da bulunduğunu, bunun önemli bir bağlantı olacağını söylüyorlar. Söz konusu hacker grubu Lazarus, geçen yıl Bangladeş’in merkez bankasının hedef alındığı 81 milyon dolarlık soygundan ve 2009 yılına kadar yaşanan benzeri birkaç kesintiden sorumlu olduğu kesinleşmişti.

Ayrıca grubun 2014 yılında yaşanan büyük film yapım şirketi Sony Pictures’in hacklediği ve Güney Kore’deki örgütlere destek verdiği düşünülüyordu. Kaspersky yetkilileri iddiaları şu sözlerle dile getiriyorlar:

"Geride kalmış bazı olaylar, son saldırı dalgasının gizemini çözmek için bir anahtar olabilirler. Dünyadaki diğer araştırmacıların bu benzerlikleri araştırmaları ve Wannacry'ın menşei hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışmaları çok önemli. Bangladeş saldırısına baktığımızda, ilk günlerde onları Lazarus grubuyla bağdaştıran çok az kanıtımız vardı. Zamanla ortaya daha fazla kanıt çıktı ve işin içinde oldukları anlaşıldı. Şimdi o saldırılarda kullanılan yazılımlar ile WannaCry yazılımları arasında bağlantılar buluyoruz."


İngiltere’de yaşanan sağlık krizlerinin ardından Rusya İçişleri Bakanlığı bilgisayarlarının en çok etkilenen yer olduğu, ayrıca ülkedeki ikinci büyük telefon operatörü Megafon’un da hedef alındığı söyleniyor. Almanya'da ise tren istasyonlarındaki bilet makineleri ve gişeleri, operatör şirketi Telefonica, İspanya’da elektirik dağıtımcısı Iberdrola ve Gas Natural şirketleri, uluslararası kargo şirketi FedEx saldırılardan etkilendiklerini açıkladılar.

Virüsle bağlantılı Bitcoin hesaplarını takip eden araştırmacılar tarafından yapılan analiz, bilgisayar korsanlarının, geçtiğimiz Cuma gününden bu yana fidye virüsü sayesinde yaklaşık 100 bin dolar fidye topladıklarını ortaya koydu.   

Ayrıca 22 yaşındaki İngiliz güvenlik uzmanı Marcus Hutchins, WannaCry süper virüsünün bir açığını yakalayıp yaklaşık 100.000 bilgisayarın korunmasını sağlamıştı. Ancak büyük bir hızla yayınlan siber virüsün mimarları Hutchins’in bulduğu açığı kapatarak kötü amaçlı yazılımı yaymaya devam ediyorlar.

KAYNAK : WEBTEKNO
10

İki devin yapay zekalı sanal asistanları iOS'te karşı karşıya gelmeye hazırlanıyorlar.

Google'ın Siri, Bixby ve Alexa gibi yapay zekalı sanal asistanlara karşı geliştirdiği Asistan'ı ile bir nevi deplasmana gitmeye hazırlanıyor. Gelen haberler eğer doğru ise Google, Asistan uygulamasının Apple'ın mobil işletim sistemi iOS için sunacak.

Geçtiğimiz yıl Google tarafından düzenlenen I/O 2016 etkinliğinde görücüye çıkan Asistan, üçüncü parti uygulamaları başarılı şekilde kullanarak telefonun sahibine pek çok anlamda yardımcı oluyor. Yani bir nevi adının hakkını veriyor.

Google Asistan'ın iOS platformuna sunulabileceği ihtimali ilk olarak Barselona'da gerçekleşen Mobil Dünya Kongresi'nde gündeme gelmiş ve şirketin ürün yönetim müdürü Gummi Hafsteinsson, "Asistan'ı olabildiğinde fazla kullanıcıya sunabilmek için çalışıyor ve bunu istiyoruz" ifadelerini kullanmıştı.

Kısa bir süre önce ise Google, Asistan'ı daha fazla cihazla uyumlu olabilecek şekilde sunmuştu. Önce Şubat ayında Android TV'lere sunulan Asistan, Nisan ayında yazılım geliştirme kiti(SDK) ile karşımıza çıkmış, son olarak ise Android Auto'lara sunulmuştu. Şimdi ise yapay zekalı asistanın adeta rakibinin evine, deplasmana gidecek olması, mobil cihaz dünyasını yakından takip edenleri heyecanlandırmakta.

Acaba Google Asistan, Siri'den kullanıcı çalmayı başarabilecek mi? Yoksa iOS kullanıcıları tamamen Siri'ye sadık mı kalacaklar?

KAYNAK : WEBTEKNO
Pages: [1] 2 3 ... 10